0-552-323-1068

Sosyal Medyada Biz}

Hep Onlar Soracak Değil Ya, Biraz da Biz Soralım!

Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku bölümünde öğretim üyesi Doç. Dr. Soner Duman; Ataist, Deist, Evrimci düşüncede olanların klişeleşmiş sorularına karşılık, Ku’an’ın cevapları ve Kur’an’ın bu sorulara karşılık sorularıyla Cevap eriyor.

Hep Onlar Soracak Değil Ya, Biraz da Biz Soralım!

Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku bölümünde öğretim üyesi Doç. Dr. Soner Duman; Ataist, Deist, Evrimci düşüncede olanların klişeleşmiş sorularına karşılık, Ku’an’ın cevapları ve Kur’an’ın bu sorulara karşılık sorularıyla Cevap eriyor.

Şeytanın vesvesesi ile inanmış insanların akıllarına gelen veya şeytanlaşmış insanlar tarafından insanların aklını bulandırmak, inançları konusunda onları şüpheye düşürmek için soruların en başında aşağıda sıraladığımız sorular geliyor.

  • Hâşâ- Allah yoksa?,
  • Allah’tan başka tanrılar da varsa?,
  • Hâşâ- (Hz.) Muhammed, Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber değilse?,
  • Kur’an’ı –hâşâ- (Hz.) Muhammed uydurduysa?,
  • Ahiret yoksa?

Öncelikle şu tespitle başlayalım:

Kur’an, inanmış bir insanın aklına gelebilecek veya inançsız kimseler tarafından sorulabilecek tüm bu soruları açık yüreklilikle ele alıyor. Bir bakıma Kur’an, baştan sona bu sorulara verilmiş cevaplardan oluşuyor. Nitekim tarih boyunca kelam ilmiyle uğraşan Alimlerimiz, bu soruların Kur’an ve sünnet üzerinden cevaplarını ele almışlar, buna dair “kelam” adı altında müstakil bir ilim dalı geliştirmişlerdir.

Ancak burada önemli bir noktayı atlamayalım:

Kur’an, karşı tarafın ileri sürdüğü / sürebileceği bütün iddiaları ele alıp bunları cevaplarken karşı tarafa da bazı sorular soruyor. İşte günümüzde Müslümanlara yönelik sürekli soru sorma pozisyonunda olan kimselerin, biraz da bu sorulara cevap verme ile iştigal etmeleri gerekiyor.

Mesela ateistler ortada bir yaratıcı olmadığını, tanrı düşüncesinin insan uydurması olduğunu savunuyorlar ya… Kur’an onlara soruyor:

“Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi yaratıcıdırlar?

Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır! Onlar bir türlü anlayıp inanmazlar.” (Tûr, 35-36)

Evet beyler, buyurun cevap verin… Kur’an soruyor: Siz nasıl yaratıldınız? (“Bizi leylekler getirdi demeniz sorunu çözmüyor; zira bu defa leyleklerin nasıl meydana geldiğini izah etmeniz gerekecek!)

Eğer “yaratılma” cümlesi hoşunuza gitmediyse soruyu şöyle formüle edelim: “Siz nasıl varlık sahasına çıktınız?”, “Kendi kendinizi siz mi yarattınız?” Eğer yaratma gücünüz varsa buyurun gözümüzün önünde yoktan bir şey yaratın da görelim!

“Şu etrafınızda gördüğünüz gökler ve yer nasıl var oldu? Madem ki bir yaratıcı yok, gökleri ve yeri siz mi yarattınız?”

Onlar soruyorlar: “Allah varsa niçin göremiyoruz?”

Be mübârek, bir şeyin varlığının tek ispatı onu görmek değil ki. Bir şey etkisiyle, meydana getirdiği eserlerle anlaşılır. Rüzgar estiğinde perde kımıldıyor. Perdenin kımıldamasından rüzgarın estiğini anlıyorsun. Rüzgarı görebiliyor musun?

Hem bir şeyin varlığını ispat etmek için onun bir yerde varlığını göstermek yeterlidir. Bir şeyin yokluğunu ispat etmek için ise onun bütün yerlerde yokluğunu ispat etmek gerekir. Mesela ben evde bir kedi olduğunu ispat etmek istediğimde evin bir yerinde onu göstermem yeterlidir. Siz evde bir kedinin olmadığını ispat etmek istediğinizde evin her yerini karış karış dolaşmanız, onun hiçbir yerde bulunmadığını tespit etmeniz gerekir.Ben, her şeye gücü yeten, hikmet ve rahmet sahibi bir yaratıcının varlığını yalnızca kendi vücuduma, bedenimdeki sistemlere (dolaşım, sindirim, boşaltım, solunum vb.) bakarak ispatlasam bu yeterlidir. Bunun için bütün kâinatı dolaşmama gerek yok.

Şimdi hal böyle iken Kur’an, “Allah / tanrı yoktur” diyenlere soruyor:

“Yoksa onların, üzerine çıkıp gizli sırları dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, açık bir delil getirsinler.” (Tûr, 38)

Evet beyler… Bütün kâinatı, en uç noktasına kadar gözlemlediğiniz, karış karış, milim milim hesabını yaptığınız bir gözlem eviniz mi var? İnsanoğlu daha en yakınındaki aya yeni ulaşabilmişken, en yakındaki gezegen Mars’a insansız hava aracı indirebilmişken uçsuz bucaksız kâinatı karış karış dolaştınız da Allah’ın varlığını ispat edecek delil mi göremediniz?

Ben bütün kâinatı değil, kendi varlığımı incelesem ve burada Allah’ın varlığını ispat edecek deliller bulsam bu bana yeter. Siz ise “yoktur” demek için her şeyi incelemeniz gerekir ki buna gücünüz yetmez.

Kur’an, Allah’ın varlığı konusundaki şüpheyi ele alarak soruyor:

“Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var?” (İbrahim, 10)

Hakikatte Allah’ın varlığında hiçbir şüphe yok. Şüphesi olan, buyursun varlığın nasıl meydana geldiğini izah etsin. Mesela siz, varlığın kendiliğinden oluştuğunu iddia edenler, bütün insanlık tarihi boyunca tek bir insanın gözü önünde herhangi bir şeyin durduk yere oluştuğunu, yoktan meydana geldiğini gördünüz mü? Bütün bilimsel imkânları kullanın ve yoktan bir şey yaratın görelim.

Kur’an, “ya Allah’tan başka tanrılar varsa?” düşüncesi veya iddiasını da ele alarak şöyle diyor:

“Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka tanrılar bulunsaydı, yer ve gök, (bunların nizamı) kesinlikle bozulup gitmişti. Demek ki Arş’ın Rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir.” (Enbiya, 22)

Evet buyurun beyler… “Allah yoktur” veya “başka tanrılar da vardır” diyenler, kâinatın bu düzen ve işleyişini açıklayın. Mesela kendinizin bir damla sudan nasıl kanlı-canlı insana dönüştüğünüzü izah edin. Ana rahminde sizi ananız mı şekillendirdi, babanız mı? Kromozomlarınızı kim düzenledi? Size kim el-ayak, dil-dudak, göz-kulak verdi?

Biz, bizi rahimlerde şekillendirenin Allah olduğunu kabul ediyoruz. Rabbimiz de şöyle buyuruyor:

“Rahimlerde sizi dilediği gibi şekillendiren O’dur. O’ndan başka ilâh yoktur. O mutlak güç ve hikmet sahibidir.” (Âl-i İmran, 6)

Buyurun, siz ana rahminde iken sizi kimin şekillendirdiğini söyleyin! Kur’an soruyor:

“Söyleyin öyleyse, (rahimlere) döktüğünüz meni nedir? Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz?” (Vâkıla, 58-59)

Eğer “biz yaratıyoruz” iddianız varsa buyurun yaratın görelim. Hem, bir şeyi yoktan yaratıp ona hayat veren, dilerse o hayatı sürdürme gücüne de sahiptir. Eğer kendi hayatınızı kendiniz yarattığınızı iddia ediyorsanız o zaman Rabbimizin şu meydan okumasına cevap verin:

“”Eğer doğru sözlü insanlar iseniz, canlarınızı ölümden kurtarın bakalım!” (Âl-i İmran, 168)

Biz, sadece var oluşumuzda değil hayatımızı devam ettirirken de her bir organımızın Allah’ın izin ve müsaadesiyle çalıştığını kabul ediyoruz. Allah dilemezse göremeyiz, duyamayız, kalbimiz atmaz. Siz kendi organlarınızı kendiniz mi çalıştırıyorsunuz? Mesela gözünüze görme gücünü siz mi verdiniz? Kulaklarınıza işitme gücünü siz mi verdiniz? Eğer öyle ise körler ve sağırlar niçin kendilerine bunu yapamıyorlar? Sizler bir kaza sonucunda gözlerinizi, kulaklarınızı yitirdiğinizde size bunları verebilecek başka bir tanrınız mı var?

Bakın Allah soruyor:

“De ki: Ne dersiniz; eğer Allah kulaklarınızı sağır, gözlerinizi kör eder, kalplerinizi de mühürlerse bunları size Allah’tan başka hangi tanrı geri verebilir! Bak, delilleri nasıl açıklıyoruz. Onlar hâla yüz çeviriyorlar!” (En’am, 46)

Hani diyorlar ya: “Bu Kur’an, Muhammed’in uydurduğu bir kitaptır. Tanrıdan filan gelmiş değildir.” Allah da diyor ki:

“Bu Kur’an Allah’tan başkası tarafından uydurulmuş bir şey değildir. Ancak kendinden öncekini doğrulayan ve o Kitab’ı açıklayandır. Onda şüphe yoktur, o âlemlerin Rabbindendir.

Yoksa, Onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer sizler doğru iseniz Allah’tan başka, gücünüzün yettiklerini çağırın da (hep beraber) onun benzeri bir sûre getirin.

Bilakis, onlar ilmini kavrayamadıkları ve yorumu kendilerine asla gelmemiş olan (Kur’an’ı) yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Şimdi bak, zalimlerin sonu nasıl oldu!” (Yunus, 37-39)

Evet beyler… Madem ki Kur’an “uyduruk bir safsata” diyorsunuz buyrun o zaman bizlere varlığın nasıl meydana geldiğini, niçin yaratıldığını, bundan sonra ne olacağını anlatın. Kur’an’ın tüm bu sorulara karşı verdiği cevapları, getirdiği delilleri çürütün! Deyin ki “her şey kendiliğinden oldu, insan tamamen tesadüfen akıl sahibi oldu, tamamen tesadüfen rahimlerde bu şekli aldı, bizler öldükten sonra yok olacağız”… Bunu deyin ve tıpkı Kur’an’ın yaptığı gibi delillerle ispat edin. Soru sormayı bırakın, cevap verin. Kur’an’ın her sûresi bu sorulara cevaplar veriyor. Siz de Kur’an’ın benzeri bir sûre meydana getirin!

Ateistler ve deistler yeniden dirilişi, âhireti inkâr ediyorlar… Buyursunlar ilk yaratılmanın nasıl meydana geldiğini açıklasınlar. Daha ilk yaratılışın meydana geliş şeklini ortaya koyamamışken ikincisini inkâr etmek akıl kârı mı? Diyecekler ki “siz nereden biliyorsunuz ikinci defa dirilişin gerçek olduğunu?” Kur’an diyor ki:

“İnsan görmez mi ki, biz onu meniden yarattık. Bir de bakıyorsun ki, apaçık düşman kesilmiş.

Kendi yaratılışını unutarak bize karşı misal getirmeye kalkışıyor ve: “Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?” diyor.

De ki: Onları ilk defa yaratmış olan diriltecek. Çünkü O, her türlü yaratmayı gayet iyi bilir.” (Yasin, 77-79)

Kur’an’ın sorduğu daha pek çok soru var da son olarak biri ile bitirelim. Kur’an “ya tanrı yoksa”, “ya tanrı çoksa”, “ya (Hz.) Muhammed Kur’an’ı uydurduysa”, “ya ahiret yoksa” gibi soruların tümünü ele alıp cevaplar veriyor. Ama son olarak bir de insanlara şunu soruyor: “Ya bunların hepsi varsa!” İşte âyet:

“De ki: Ne dersiniz, eğer o (Kur’an), Allah tarafından ise siz de onu inkâr etmişseniz o zaman (haktan) uzak bir ayrılığa düşenden daha sapık kim vardır?” (Fussilet, 52)

Yalanladığınız şeylerin hepsinin bir de gerçek olduğunu düşünün bakalım. O zaman haliniz nasıl olur?

Evet… Kur’an, her türlü ön yargıdan arınmış olarak onu okuyan, anlayan, üzerinde düşünen kimselere hayatın en temel sorularına dair cevaplar veriyor. Sadece bu kadar da değil, en hayati soruları da soruyor. İman edenleri sıkıştırmak için sürekli soru soranlar, biraz da Kur’an’ın sorularına cevap versinler. De hadi!

(Rabbimiz bizleri kendisine hakkıyla iman eden ve O’nun rızasına uygun bir hayat süren, bu iman ile kendisine kavuşanlardan eylesin.)

İslamdabulusalim.com

17 Şubat 2019

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZIN